Yeryüzünde şimdiye kadar gelmiş geçmiş hiçbir insan O’nun kadar anılmadı. Dünyada gelmiş geçmiş hiçbir insanın vefatının ardından, O’na duyulduğu kadar üzüntü duyulmadı, gözyaşı dökülmedi. Ve yine hiçbir insan O’nun kadar özlenmedi. Peygambere duyulan bu denli aşkın kaynağı ne idi? Bu sorunun cevabı O’nun kainatın merkezinde oluşu , ve her şeyin onun etrafında şekillenmiş olmasıdır.
Allah (cc )insanoğlunu “Eşref-i Mahlukat” ; yani yaratılmışların en şereflisi olarak yaratmış ve merkeze de, “Habibim , sevgilim’’, dediği peygamberimizi koymuştur. Yine kutsi bir hadiste Cenab-ı Hak ( cc )ona hitaben: ’’Ey Habibim! Habibim sen olmasaydın ben bu kainatı yaratmazdım’’ diye buyurmuş. Yani O’nun aşkına yaratılmıştır on sekiz bin Alem Adem (as) onun yüzü suyu hürmetine af dilemiş ve affedilmiştir…
Yüce Rabbimiz, bazı zaman ve mekânları diğerlerinden farklı ve üstün kılmıştır. Tıpkı mescidler içinde Mescid-i Haram’ın, aylar içinde Ramazan’ın, günler içinde Cuma’nın farklı olması gibi. Rabb-ı Rahimimizin hususi teveccühünün yanı sıra, söz konusu istisnai zaman ve mekânların, müminlerin manevi yaşamlarında monotonluğa kapılmasını engellemek, terakki yolunda vites büyütmelerine imkân sağlamak, affa ve mağfirete vesile olmak gibi birçok hikmetleri vardır.
Mevlid-i nebi haftası vesilesi ile okulumuzda sosyal yardımlaşma dayanışma ve değerler kulubü olarak öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin kandillerini tebrik ederek onlara gülsuyu ve lokum ikram ettik. Kandil vesilesi “Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen , ya da ilmi seven ol. Fakat sakın beşincisi olma (yani bunların dışında kalma) helâk olursun” (Hadis-i Şerif) kullanarak hazırladığımız kitap ayraçlarımızı öğrencilerimize konferans salonumuzda hazırladığımız programda hediye ettik.